16 Mayıs 2020 Cumartesi





SAYIN Cumhurbaşkanı danışmanı 
M. Mücahit Küçükyılmaz Beyefendi



Dehhani’nin yarım bıraktığı ve Yaricani’nin aynı dilde tamamladığı Farsça Şehname’nin Şikârî (Ölümü: 1584)’ye kaynaklık etmiş olduğunu biliyoruz. Bu sayede 13. Yüzyılda yazılmış bir beylik tarihi 16. Yüzyılda Türkçe olarak bir yazmaya aktarılmış ve günümüze ulaşmıştır.

Buraya lütfen dikkat edelim;

Kerimüddin Karaman Bey’in oğlu Şemseddin I. Mehmet döneminde ki olaylar. Türk dilinin fermanını zamanın tüm beyliklerine duyurduktan sonra;

Râvi eydür: Karahisâr begi çok mâl at getürüb suçun diledi ki ‘afv ede. Helak eylese gerek idi. Ginâhın bağışlayub yine Karahisâr’ı verdi. Andan geçüb Kütâhiyye üstüne vardı. Germiyân, destmâlin boğazına dakub karşu geldi. ‘Özrün diledi. Alub şehre götürdü. Ziyâfet edüb kızın verdi. Kırk gün anda kalub ‘ayş ‘işret eylediler.

Ez-in-cânib, andan dahi geçüb sâhil diyârına geçdi. Cümle sâhil beglerin tutub helâk eyledi. Bir vezirin Saruhân’a verdi. Bir mikdârın Aydın Bege verdi. Birkaç gün sâkin olub andan dahi göçüb Felek-âbad’a geldi. Diyâr-ı Altânas ve Antâliyye’yi, Teke Pâşâya verdi.

Râvi eydür: Karamanoğlu, cümle vilâyeti kendü beglerine tevzi’ edüb dönüb (37a) Lârende’ye gelüb hergâh istğfâr edüb ‘ibâdete başladı. Ez-in-cânib, Sultân Alâüddin iki yıl Begşehri-kim sâkin olub Ebusar’da bir dizdâr var idi. Kendinin kulu idi. Ekser anda gizlendi. Mehemmed Begin gelüb sâkin olduğun duyub üç yüz âdemle süvâr alub diyâr-ı Osmân’â geldi. Osmân duyub karşu çıkdı, ri’âyet edüb kondurdu. Hâlin sordu.

Alâüddin ağlayub eydür: - Kani rahat bahtım, kani mülk mâlim, kani sâğ ve solda olan beglerim? Karaman bana bir iş eyledi ki dünyada kimseye eylemedi. Konya gibi şehrimi, bana rağmen Cimri nâmında bir harâmîye bağışladı dedi, ağladı.

Osman eydür: - Pâdişâhım, biz ânınla CENGE KADİR OLMAZIZ. Ne kılalum dedi.

Râvi eydür: Meger Kefe cânibini karındaşı elinden hânlığı alıvermiş idi. Mektûb yazub mühürleyüb karındaşı Ya’kub’u, Süleymân’ı gönderdi. Gelüb Kefe yakasına gecüb mektûb-ı sultânî Hasan Girây Hâna sundular. Acub okudu.

Begler dediler ki: - Zarâfet oldular ki başına ‘askar cem’ eylemedin İbn Karaman’ı ele getürelim. Yohsa ‘askeri çokdur. Sonra cenge kadir olamayız, dediler. Bu tedbiri ma’kul görüb ‘Osmân diyârına geldiler. ‘OSMÂN‘ İZZET EDÜB BİLE-GİTMEDİ. ZİRÂ, EVVEL TABL ‘ALEMİ ‘OSMAN’A KARAMANOĞLU VERMİŞ İDİ. Nân gözetüb gitmedi.

Kısaca şunu demek isterim ki;

Osmanlı Hanedanlığının var olmasına Karamanoğulları icazet vermiştir. Zira o devirde “Beylik Alameti” olan Tabl ve Alem’i Devlet-i Aliye Karamanoğullarından almıştır. Yani izin belgesini almıştır.

Ankara Savaşı (1402) işin bir başka boyutu. Timur Anadolu Beyliklerinin tamamına beyliklerini tekrar vermiştir. Osmanlının paralı Sırp askerlerine dersini vermiştir. Beyazıt da malum kafes içerisinde kulağı çekilmiş. Timur komutanı ESENBOĞA sağ olsa da bir anlatsa değil mi?

Fatih Sultan II. Mehmet İstanbul fethinden (1453) sonra İstanbul’un imarı için tüm ustaları Karamanoğulları Beyliği coğrafyasından transfer etmiştir. Hata ve hatta İstanbul’un fethinden önce Karamanoğllu Beyi II. İbrahim’e develer yükü hediyeler vererek Ermenek Tol Medresede yetişen zamanın hekim başı Beşir Çelebi’yi Edirne’ye davet etmiş, sohbet başlarının en önde geleni olmuş. (Edirne tarihinde var, ilgilisine)

“Türkiye Cumhuriyeti Karamanoğulları ve Turkmenlerin iade-i itibarıdır.”

“Eğer iş kaşımak, bölmek olsaydı bugün bir Türkmen Soykırımı'ndan bahsederdik.”

Dizilere, sözlere, kitaplara, ders kitaplarına, hain şerefsiz öğretim üyelerine diklenmiyorsak bunun yegâne sebebi Mustafa Kemal Atatürk, Kazım Karabekir gibi Cumhuriyeti'nin kurucu unsurlarının ve şehit çoğunluğunun Karamanoğlu evladı olmasıdır.“

Karamanoğlu Devletinin tarihte ki ilklerini size saatlerce sayarım.

Çok şükür; “Ben Osmanlı hanedanlığından değilim, onlarda benden değil. Bak Devleti-i Aliye dersen o farklı. Ben ondanım.”

Unutma; “Herkes biraz ya Karamanlıdır, ya da Karamanoğullarındandır.”


SAYIN Cumhurbaşkanı danışmanı M. Mücahit Küçükyılmaz Beyefendi

Osmanlı Hanedanlığına mensup olan devşirme Paşalar olan kişiler, Karamanoğullarını Osmanlı Hanedanlığına bağlamak ve topraklarını zapt etmek, taş üstünde taş bırakmamacası üzere gönderilmiştir. Bunlar sırasıyla:

1. Vezir Mahmut Paşa (1466 da ilk gönderiliyor) 
2. Rum Mehmet Paşa (1468 de gönderiliyor)
3. Gedik Ahmet Paşa
4. Yorgeç Paşa

Bir başka kaynakta sıralama şöyle:

1. Vezir Mahmut Paşa (1466 da ilk gönderiliyor) 
2. Rum Mehmet Paşa (1468 de gönderiliyor)
3. İshak Paşa
4. Gedik Ahmet Paşa


(“Zira Karamanoğlu, Allah’ın inayetinin dilediğine nasip olacağını kabullenemedi. Hükümdarlık neden bana değil de ona verildi, hasedinden çıkamadı. Bu duygu Karamanoğlu’nun aklını, irfanını, ihlasını, vicdanını yok ederken, onu kendisine iki kez damat edip defalarca affeden Osmanlı’ya karşı Macarlar, Sırplar, Bizanslılar, Timurlular, Akkoyunlular ve Venediklilerle dahi işbirlikçiliğe kadar götürdü.” …)

Bu cümleleriniz için verecek cevabım o kadar çok ki, ama “edep ya hu” diyebiliyorum.

Not: Yazım aşağıdaki likte paylaşılan cümlelere cevaben.


Şerafettin GÜÇ
Karamanoğulları Tarihi Araştırmacısı Yazar


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Üç Önemli Yerden Alınan Toprak Ermenek Selanik Kıbrıs Atatürk'ün Yattığı Yer Türk Ulusu'nun Kalbidir Atatürk için b...