26 Aralık 2018 Çarşamba


Karamanoğulları Devrinde Babai İsyanı

Zalim bir sultan ve veziri 


       Tarihe geri dönersek, 1237’de tahta çıkan Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in isyan etmesinden korkarak kendisine sığınmış Harezmşahlı Kayır Han’ı Zamantı Kalesi’ne hapsetmesi, (Pınarbaşı İlçesi Melikgâzi Köyü’nün kuzeyindeki yüksek bir tepe üzerindedir.) Kayır Han’ın burada ölmesi üzerine devletin Harezmşahlı tebaaları isyan ettiler.  



İsyancılar Orta Anadolu’yu yağmalayarak Malatya havalisine kadar geldiler. Bunlara katılan 70 bin kadar Türkmen gücüyle yağma hareketi Urfa, Harran ve Suruç bölgelerine kadar yayıldı. Bunlar olurken, Sultan, Gürcü karısının etkisiyle kendini sefahate vermişti. Devlet işlerini veziri Saadeddin Köpek’e bırakmıştı. Köpek, yüksek mevkileri para karşılığında ona buna peşkeş çekiyordu. Bu otorite boşluğunda mültezimler ağır vergilerle ve zulmederek halkı eziyorlardı. 


İşte böylesi bir ortamda, kaynaklarda ‘Baba İshak İsyanı’, ‘Baba İlyas İsyanı’, ‘Baba Resul İsyanı’ ya da ‘Babailer İsyanı’ diye geçen büyük halk hareketi patlak verdi. 





İsyanı birinci elden anlatan dört kişi var.

1.   Bunlar Selçuklu sultanlarına hizmet eden Fars asıllı İbn-i Bibi (ö. 1284),

2.   Şam’da Eyyübilerden Melik Muazzam’ın yakını, br Türk kölenin oğlu, vak’anüvis Sibt İbnu’l-Cevzi (ö. 1257),

3.   Süryani vak’anüvis Bar Habraeus veya Arapların verdiği isimle Ebu’l-Farac (ö. 1286),

4.   İsyanın bastırılmasına katılan paralı Frank birlikleriyle Anadolu’ya gelen Dominiken misyoneri Simon de Saint Quentin (ö. 1248’den sonra).

       İkincil kaynak olarak Baba İlyas’ın torunu Elvan Çelebi’nin (ö. 1360’tan sonra) verdiği bilgiler de çok değerli. 




Olayın kahramanları kim? 

İbn-i Bibi’ye göre, Kefersudlu (bugünkü Adıyaman civarında) Baba İshak adlı biri, bir gün yaşadığı yerden ayrılmış, bir süre sonra Amasya’da ortaya çıkmış ve kendini ‘resul’ (peygamber) ilan etmişti. 

 Sibt’ü-l Cevzi’ye göre İlyas adlı zat, nebilik (idda’a an-nubuvva) iddiasıyla isyan etmişti ama kendine ‘Veliyullah’ diyordu. 


Bar Habraeus’a göre Amasya civarında ‘Baba’ diye anılan bir zat kendine resul dedirtiyordu. Müridi Şeyh İshak’ı da görüşlerini yaysın diye Hısn-ı Mansur’a (Adıyaman’a) göndermişti. 

Saint Quentin’e göre ise Amasya civarında ‘Baba’ namlı biri
(heterodoks İslami akımlarda dini liderlere ‘baba’, ‘dede’, ‘abdal’ gibi adlar verilirdi), ormanda gezerken Tanrı’nın meleği bir köylü suretinde kendisine görünmüş, köylü ormandan bir kurdun kapmış olduğu oğlunu kurtarmasını ondan rica etmişti.

Baba kurdu yakalayıp öldürmüş, oğlanı kurtararak köylüye teslim etmişti. Bunun üzerine köylü bu hizmetine karşılık kendisinden bir dilekte bulunmasını, dileğinin mutlaka yerine getirileceğini bildirmişti. ‘Baba’ sultan olmak istediğini söyleyince köylü gerçek kimliğini açıklamış, Tanrı’nın habercisi olduğunu, ‘Baba’nın Tanrı’dan melek vasıtasıyla aldığı haberleri halkına ilan etmesini emretmişti. Quentin’e göre, ‘Baba’ ‘paperroissole’ (Baba Resul) 

Elvan Çelebi’ye göre de isyan yeri Amasya idi; ancak Baba İlyas hiçbir zaman resullük iddiasında bulunmamıştı. İsyanının nedeni Sultan’ın bir vergi memurunun kendisine yaptığı haksızlık ve hakaretti. İsyanı örgütlemek için Hacı Mihman, Bağdın Hacı, Şeyh Osman ve Ayna Dolana adlı dört halifesini Rum diyarına (Anadolu), İshak-ı Şami adlı bir halifesini de Şam’a göndermişti. 



Dikkat edileceği gibi bu kaynaklardan ilkine göre isyanın lideri Adıyamanlı Baba İshak’tı ama bu zat nedense memleketinden ayrılıp Amasya’da isyan etmişti. İkincisine göre isyan lideri Amasyalı ‘İlyas’ adlı biriydi. Üçüncüsüne ve dördüncüsüne göre ‘Baba’ unvanlı biriydi.

       Bu iki kaynak da İshak adlı ikinci ‘Baba’dan habersiz görünüyordu. Elvan Çelebi ise Baba İlyas’tan ve İshak-ı Şam’dan bahsediyor.

       Bugüne dek İbn-i Bibi’nin anlatımı esas alınarak yapılan tekrarlar yüzünden isyanın liderinin Baba İshak olduğu sanılıyordu. Ahmet Yaşar Ocak bu anlatılardaki eksik parçaları tamamlayarak hareketin manevi lideri Baba İlyas ile eylemsel lideri Baba İshak adlı iki ayrı figürün olduğunu ortaya koydu. 




      Kısaca anlatmaya ve hatırlatmaya çalıştığım fazla bilinmeyen bu konu hakkında, tarihe bakış açıları farklı araştırmacıların birçok çalışması var.

Şerafettin GÜÇ
Karamanoğulları Tarihi Araştırmacısı Yazar

https://www.kitapyurdu.com/yazar/serafettin-guc/186126.html
https://www.odakitap.com/serafettin-guc




Kaynak:
1-Simon De Saint Quentin, “Bir Keşişin Anılarında Tatarlar ve Anadolu,” Çeviren: Erendiz Özbayoğlu, DAKTAV, 2006
2-Ahmet Refik, Anadolu’da Türk Aşiretleri, (966-1200), Enderun Kitabevi, İst. 1989
3-Aksarayî, Müsameretü’l-Ahbar, neşr. O. Turan, TTK Basımevi, Ank. 1944
4-Aşıkpaşazâde, Aşıkpaşazâde Tarihi (Tevarih-i Al-i Osman), Ali Beg neşri, İstanbul 1332.
5-C.Hakkı Tarım, Kırşehir Tarihi Üzerine Araştırmalar, Kırşehir 1938,
6-Cl. Cahen, Osmanlılardan Önce Anadolu’da Türkler, çev. Y. Moran, E Yay., İst. 1994.











2 yorum:

  1. Blog sitenizi çok hoş buldum yeni keşfettim ayrıca attığınız her adımda başarılı olmanız ümidiyle..

    Bende sizi kişisel blogger siteme beklerim ZanaLab
    https://www.zanalab.com ya da www.zanalab.com

    YanıtlaSil
  2. Blog sitenizi çok hoş buldum yeni keşfettim ayrıca attığınız her adımda başarılı olmanız ümidiyle..

    Bende sizi kişisel blogger siteme beklerim ZanaLab
    https://www.zanalab.com ya da www.zanalab.com

    YanıtlaSil

Üç Önemli Yerden Alınan Toprak Ermenek Selanik Kıbrıs Atatürk'ün Yattığı Yer Türk Ulusu'nun Kalbidir Atatürk için b...