TOROS
İSMİNİN ANLAMI
“Herkes biraz ya Karamanlıdır, ya da
Karamanoğullarındandır. Ş.G.”
Torların ülkesi, boğaların ve yüksek yerlerin
ülkesi; ışıkların ülkesi olarak bilinen yerdir. Anadolu. Çatalhöyük’ten güneye
bakınca, adını kutsal boğadan alan Toros Dağları’nın gözlenebilmesinin; eski
uygarlıkların yüksek yer tutkusu ve yüksek yerlere kutsal merkezler inşa
etmelerinin, vahiy sisteminin yüksek dağlarda vuku bulmasının ve Şanlıurfa
Göbeklitepe’de 12 bin yıl önce elle yapılmış olan tepenin Anadolu topraklarında
olmasının bir anlamı olmalıdır.
Taurus dağları yani Boğa Dağları (Binboğa
Dağları da deniliyor), Akdeniz bölgesini baştan başa Hatay, Antakya ve Suriye’ye
kadar uzanan dağlardır.
Boğa yeniden doğuşu, yeniden başlangıcı
simgelemiş çağlar boyu. Bu dağlara boğa ismi verilmesi de tesadüf olmasa gerek.
Çünkü dünya coğrafyasında, tekrar doğuşa inanılan ve en çok tekrar doğuş
vakalarının görüldüğü yerlerdir bu bölge.
Boğa yeniden doğuşu, yeniden başlangıcı
simgelemiş çağlar boyu. Bu dağlara boğa ismi verilmesi de tesadüf olmasa gerek.
Çünkü dünya coğrafyasında, tekrar doğuşa inanılan ve en çok tekrar doğuş
vakalarının görüldüğü yerlerdir bu bölge.
TOROS, Anadolu’da Ege denizi
kıyılarından – Karia’dan başlayarak - Van Gölü’nün güneyine, dünyada ise
Asya’nın doğu sahiline kadar uzanan dağ sisteminin adıdır ve uzandığı yönlere
göre isimler alır.
Antik yerbilimci Eratosten’in (M.Ö. 274-194) Coğrafya adlı eserinde Toros ismi ilk defa bir sıradağ adı olarak kullanılmıştır.
Alman
Coğrafyacı Heinrich Kiepert’in “Eski Coğrafya Ders Kitabı” isimli eserinde Toros adının kökünün Sami dil ailesinin bir
üyesi olan eski Arameik dilinden olduğu ve “TÜR” kelimesinden oluştuğu belirtilmiştir ve ne dikkat çekicidir
ki Tür kelimesi hem Boğa hem de Dağ anlamına gelmektedir.
Kiepert’e
göre Tür kelimesi Anadolu yoluyla Eski Yunancaya geçmiş ve bu dile göre uyarlanarak
Toros biçimini kazanmıştır.
Boğa ve de Dağ anlamına gelen Tür kelimesinin diğer dillerdeki ortaklığını inceleyerek konuyu aydınlatalım.
Boğa ve de Dağ anlamına gelen Tür kelimesinin diğer dillerdeki ortaklığını inceleyerek konuyu aydınlatalım.
Örneğin;
Eski Mısır dilinde “TU”,
Sanskritçe’de “TA”,
Farsça’da “TAR”,
Ermenice’de “TAR”,
Türk dillerinde “TAG-DAG”,
Kırgızca’da “TOÖ”,
Tibetçe’de “TO”;
Çincede’de “TU”,
Türkçe’de “TEPE”,
ingilizce’de “TAR”,
Galce’de “TWRR”,
İrlandaca’da “TARB”,
İsveçce’de “TiKKO”,
İtalyanca’da “TORRE”,
Kelimelerinin ilk harf veya heceleri benzerlik
göstermekte ve bu kelimeler dağ, tepe ve
yüksek yer anlamına gelmektedir.
Yunanca’da “TAURAS”,
Latince’de “TAURUS”,
İtalyanca
ve İspanyolca’da “TORO”,
Umbriyaca’da “TORU”,
Danimarkaca’da “TYR” ,
Galce’de “TAURAS”,
Fransızca’da “TAUREAU”
Kelimeleri Boğa anlamına gelmektedir ve dağ-tepe anlamındaki kelimelerle
ortaklık göstermektedir. Toros
sıradağlarının kuzey uzantısı olan bir dağa günümüzde “Binboğa denilmesi
konumuza aydınlık getirebilir.
Aynı zamanda boğa, Mısır’da kutsal kabul
edilmiştir ve boğaların Tanrısı Apis, Tanrıça İsis’i temsil etmiştir.
Boynuzları arasında bir güneş ve bir ay diski taşıyan Apis, ölüm ve yeniden
doğum tanrısı olarak da kabul edilir.
Aslanın boğayı ısırma figürü Diyarbakır Ulu
cami girişinde de yer almaktadır.
Mezopotamya’da Ay Tanrısı Sin’e boğa biçimi
verilmiş, Mısır’da da Ay Tanrıçası “yıldızların
boğası” olarak kabul edilmiştir.
Yaklaşık olarak 6500 yıl önce
evcilleştirildiği sanılan boğa ya da öküz, Anadolu ve yakın çevresinde güç ve
üremenin yanı sıra, toprağın sürülmesi ve tarımsal üretim üzerindeki etkin rolü
nedeniyle de saygı görmüştür.
Boğa kültü MÖ 2700-2000 yıllarında başta Girit
olmak üzere Kıbrıs, Sardunya Adası ve Malta Adalar’ında da oldukça yaygındı.
Bugün bile Malta’da, kötülükleri uzak tutmak için, Anadolu’nun pek çok yerinde
de önümüze çıktığı gibi, ev duvarlarının yüksek noktalarına boğa başları,
boynuzları asmaktadırlar.
Bilindiği gibi Neolotik Çağdan beri dağ kavramı insan yaşamında önemli bir yer
tutmuş, dini bir kült haline gelmiş ve bu çok tanrılı dinlerden tek tanrılı
dinlere kadar önemini kaybetmemiştir.
Antik Yunanlıların OLYMPOSU,
Musevilerin Tür-u Sina’sı,
Müslümanların Hira dağı,
Hıristiyanların Lübnan Dağı,
Orta Asya
Türklerinin Han Tengrisi, vs.
Sanat ve Kültür Toros Dağlarının Armağanıdır.
Toros Dağlarının doğu ucunda “medeniyetlerin beşiği'' ya da “şehirler diyarı''
olarak tanımlanan ve iki nehir arasındaki topraklar anlamına gelen Mezopotamya
düzlükleri yer alır. Kültür ve sanatın rahmi olan bu düzlükler Fırat ve Dicle
nehirlerinin, Fırat ve Dicle de Toros Dağlarının armağanıdır.
Şerafettin GÜÇ
Karamanoğulları Tarihi Araştırmacısı Yazar
Kaynaklar
Bu yazı “İçel Sanat Kulübü” Aylık Bülteni “Ekim 1995 – 40. Sayı”sından kısmen alınmıştır.
Prof. Dr. Tuncay NEYİŞÇİ
Cem KÜNCÜ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder