Rumuzat-I Semaniye’de
40 20
Ve
Bediüzzaman Said Nursi
Said-i Kürdi'nin 1876 yılında
bir Türk Şehri olan Bitlis ilimizin Hizan kasabasına bağlı Nurs Köyünde dünyaya
geldiği söylenir.
Hayatının ilk
döneminde, siyasi alanda faaliyet gösteren Said, aşırı “kürt milliyetçisi”
olarak devlete karşı bir politika savunmuştur..
Her
“ayrılıkçı kürt”ün aklında olan sözde “kürd..tan projesini” hayata geçiremeyen Said-i Kürdi, yönünü
İslam’a çevirir….
Hayatının
ikinci döneminde İslam’a ağırlık veren Said, ilmi kariyeri ve hatta okuma
yazması bile olmadığı halde, Kuran-ı Kerim-i kendi dünya görüşüne göre
yorumlamış ve bu yorumlarını, kendi söylediğine göre “Nur Şakirtleri” denen
yardımcılarına yazdırmıştır.. Bu yazıların toplandığı kitaplara da “Nur
Risalesi” adını vermiştir. Daha sonra kendi adını da Said-i Nursi olarak
değiştirir.. Artık ortada bir nurculuk akımı vardır..
Said-i (Nursi)
Kürdi’nin en büyük düşmanı ulu önder ATATÜRK’tür..
Baş Komutan gazi
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ün vefatından sonra, Said-i Kürdi, gelen hükümetlerden
her zaman destek görmüştür… (Uzantılarının
günümüzde gördüğü gibi… Bkz: irtica)
Atatürk’e küçük Deccal deme cüretini gösteren Said-i Kürdi’ye göre Nur suresi
kendisi için inmiştir. (Kaynak: Asayı Musa ve Zülfikar adlı
risaleleri. sf:23/sf:12;İstanbul.1973)
Yaşadığı dönem
içinde,
Van’da Mısır'da ki El Ezher İslam Fakültesi benzerini kurmak için çalışan,
Volkan Gazetesinde sözde “kürd..tanın” bağımsızlığı yolunda kışkırtıcı, tahrik
ve teşvik edici yazılar yazan, 31 Mart ayaklanmasına katılan, Milli Mücadelenin
zor olduğu günlerde kürt teali cemiyetinin kurucuları arasında olup Milli
Birlik ve beraberliği bozmak için elinden geleni yapan Said-i
Kürdi bir Türk şehrinde yani Urfa ilimizde 24 Mart 1960 yılında ölmüştür..
(Kaynak: Genel Kurmay Arşiv Daire Bşk.: Volkan gazetesinin 15 Aralık 1908
tarihli İstanbul çıkışlı baskısı sütun 4, buna mütakip ocak 3 1909, şubat 13
1909 baskılı Volkan gazeteleri.)
Bizim için şaşılacak nokta, onun şu
veya bu davranışı değil, onbinlerce, belki yüzbinlerce gafil Türk gencinin, bu
cahil Kürd'ün arkasından gitmesi, onun cahilâne ve hâinâne öğütlerine körü
körüne boyun eğmesidir.
Rumuzat-ı Semaniye risalesinin 29 ncu mektubun
ikinci makamında “MAHREMDİR” başlığı altında (Gazi Mustafa Kemal) -
(İsmet) - (Fevzi) isimlerinin Kur’anı Kerimin 108 nci Suresi olan Kevser
Suresinin ebced hesabı yaptığını ve 40-20 rumuzuyla (Mim=40 / Kef=20) Mustafa
Kemal okuduğunu ifade ediyor.
Kitabın 106 ncı sayfasında ki ifade şöyle; “Sur-i
İnna Ateyna” bana ded ki; “....Şanieke hüvelebter” cümlesi. O zındık
komitesinin üç reisini gösteriyor. Ve en büyük düşman-ı Muhammed Aleyhisselam
olan 1017 herif tek başı ile “Şanieke hüvelebter” dir. “1017=Gazi”
O zındık
komitesinin üç reisi derken; Gazi Mustafa Kemal, İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak’ı
işaret ediyor.
Aşağıdaki çizelgede ayrıntılı anlatmaya çalıştım.
Ayrıca konunun daha iyi anlaşılması için kitabın orijinal sayfalarına (106,
107, 108, 109 ve 110) bakınız.
Buradan anlatmaya çalıştığım şudur. Bediüzzaman Said Nursi’nin Kur’anı Kerimin
ifadelerine kendi görüşlerini de sokarak, ebced hesabına göre tarih
düşürmektir.
Bu hiçbir kendini ilim adamı gören kimseye
yakışmaz. Rabbin bu ve bunun gibi kişilerin şerrinden ve iftiralarından
korusun.
Bu araştırmayı kendi bilgilerim dâhilinde yapmış
olmama rağmen, konunun hassasiyeti nedeniyle kendimi bir değil onlarca kişiye
kontrol ettirdim. Hatta uzun zamandır kimseyle paylaşmadım. Ola ki bazı
kişilerin iftira ediyorsun dememeleri için veya kaynağın nerede gibi akıllarına
gelebilecek ön yargıları ortadan kaldırma adına kitabın sayfalarının
orijinalini buradan yayınlıyorum.
Dileğim konunun uzmanlarınca tekrar gözden
geçirilerek Gazi Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak gibi
şahsiyetlere atılan iftiraların gerçeği yansıtmadığının bir kez daha
anlaşılmasıdır.
Şerafettin GÜÇ
Araştırmacı yazar
Bütün hesaplar bu aşağıdaki
çizelgede ayrıntılı açıklanmıştır. Çizelge 1
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder