KARAMANLILARIN
KARADAĞ’I
Karaman
sınırları içerisinde bulunan ve yılkı atlarıyla meşhur Karadağ İncil’de
geçiyor.
Karadağ, Konya
ile Karaman sınırında, Karaman’a 35
km . iki büyük zirveden oluşan volkanik bir kütle
Karadağ, andezit ve dazit intifalarından meydana gelmiş; intifalar, bazaltik
lavların çıkışı ile son şeklini almış.
Karadağ, esas
itibariyle büyük bir koni görünümündeyse de, aslında üç koninin birbirleri ile
kaynaşmasından meydana gelmiştir.
Bu üç koni,
Karadağ’ın en yüksek noktası MİHALİÇ TEPE (2271 m .); bunun kuzeyindeki,
BAŞTEPE ve doğusundaki KIZILTEPE konileridir.
BAŞTEPE’nin üzerinde, çapı 150 metre olan bir krater
bulunmaktadır.
En yüksek
zirvesi olan MİHALİÇ Tepesi’nde Hitit Hiyeroglifi ile yazılmış bir
kitabe ile Bizanslılar’dan kalma kilise var.
BOZDAĞ’da ise Bizans askeri yapıları ile çevresi düzgün
taşlarla örülmüş, daire biçimi bir göl var.
İncil’de Sen
Pol Konya’dan kovulduktan sonra İlistra’ya geçiyor.
Karadağ’ın
kuzeyinde bulunan MADENŞEHİR, ÜÇKUYU ve DEĞLE’de çok sayıda
Bizans dönemi yapı kalıntıları var.
1826 yılında LABORDENN’İN
çizdiği bir Konya gravürünün geri planında görülen Karadağ İncil’de de geçiyor.
İsa’nın
havarilerinden Sen Pol (Paulus) Konya’dan kovulduktan sonra İlistra’ya
geçiyor, buradan Karadağ’daki Derbe’ye giden havari orada bir süre kaldıktan
sonra Güzel Atlar Ülkesi’ne (Kapadokya) gidiyor.
Karadağ’a
baharla birlikte Yörüklerde geliyor ve yine şenleniyor volkan çukuru.
Karadağ’da yüzlerce yılkı atları (yabani at) yaşadığı tespit edilmiştir.
Konya Bozdağ’da
yetiştirilen dünyadaki 5 yaban koyunu türünden biri olan Anadolu yaban
koyunlarından 40’ı Karaman’daki Karadağ’a nakledilmiştir.
Karadağ ile
ödeşleşmiş “Madenşehri” Köyünden bahsetmeden geçemeyiz.
Hotamış
Türkmenlerinden “BOYUNOĞLU” denilen
kudretli bir oba ağası Madenşehri yöresini beğenip buralara yerleşmiştir. Köyde
ve civarında maden yoktur. Ancak Bizans döneminde para basımı (darphane)
denilen köydeki binada yapılırmış o nedenle buraya “Madenşehri” denmiştir.
Karaman
merkeze bağlı bir köydür. 37° 26′ 22,9992” kuzey ve 33° 9′ 51,5844” doğu
koordinatlarında yer alan köy, Eğilmez, Karacaören, Çoğlu, Dinek, Kılbasan ve
Üçkuyu (Değle) köyleriyle komşudur.
Köy;
doğudan Kızıldağ Tepesi (2.652
m ), batıdan Göz/ Maden Dağı (1.502 m ) ve kuzey yönünden
ovaya doğru Çet Dağı (1.549
m ) tarafından muhasara edilmiş olan çöküntüde
bulunmaktadır. Köy, deniz seviyesinden 1.200 metre
yüksekliktedir.
Karaman’ın
kuzeybatısında yer alan köy 29,1
km uzaklıktadır. Köye 8 km’den az 2 köy bulunmaktadır. Üçkuyu (Değle) 4,8 km ve Karacaören 7,03 km’dir.
Köy,
sönmüş bir volkan olan Karadağ’ın (en yüksek noktası Mahalaç Tepesi 2.288 m ) üzerinde
gelişmiştir. Dağın genellikle andezit, dasit ve bazaltlardan meydana gelmiş
olması ve koyu renginden dolayı Karadağ olarak adlandırılmıştır. Karadağ, irili
ufaklı 14 tepe ile bu tepeler arasında teşekkül etmiş yer yer az veya çok derin
vadilerden müteşekkildir.
Köy;
Hellenistik dönemden Ortaçağ Bizans dönemine kadar varlığını sürdürmüş bir
şehir üzerine kurulmuştur. Kalıntılar çok geniş sahaya yayılmış olup, köy bu
harabelerin içerisinde kalmıştır.
İlk
dönemlerde Hıristiyanlık dininin yasak olması nedeniyle köy, gizlenmeye müsait
olduğundan önemli ama saklı bir dinî yerleşim merkezi konumundadır.
Madenşehri; XVI. yüzyıl Lârende (Karaman) Kazası karyelerinden
(köy) H. 906/ M. 1500 Mufassal Tahrir Defteri s. 983’de “Mazanşehri”; H. 948/
M. 1541 Mufassal Tahrir Defteri s. 182’de “Mazanşehir” ve H.992/ M. 1584
Mufassal Tahrir Defteri s. 198 b’de “Mazanşehri” olarak geçmektedir.
Bu
yüzyılda Madanşehir nahiye merkezidir. Kılbasan da, buraya bağlı bir karye
durumundadır.
Köyün
adı halk arasında “Madanşar” olarak
bilinmektedir. Köyde hiçbir maden izine rastlanmadığı gibi adını aydınlatacak
herhangi bir kayda da rastlanmamaktadır. “Şar”
kelimesi ise kasaba (belde) anlamına gelmektedir.
İbrahim Hakkı KONYALI (R. 1311/ M. 1896-1984), bazı Selçuk paralarının
“Maden şehri” adında bir yerde basıldığını, fakat yerini tespit edemediğini
ifade etmektedir.
İlk
Türk nümizmatlarından olan İsmâ’îl Gâlip Bey (R. 1264/ M. 1848- R. 1311/M.
1895), Takvim-i Meskûkât-ı Selçûkiyyesi’nde para kesilen yerleri sayarken,
“(Maden şehr) nefs-i Karaman kazası dâhilinde bir kasabadır. İsminden de
anlaşıldığı üzere civarında kadimden gümüş madenleri ihraç olunurdu” demektedir.
Lârende’de
Osmanoğulları’ndan H. 992/ M. 1516’da I. Selim (Yavuz) Hân ve H. 926/ M.
1519’da ise I. Süleymân (Kanunî) Hân adlarına gümüş (Osmanlı akçesi)
basılmıştır.
Binbirkilise (The Thousand and One Churches) harabeleri;
Madenşehir, Yukarı Ören ve Değle Ören’inden müteşekkildir. “Binbir” sıfatı, kiliselerin sayısını değil, kiliselerin çokluğunu
ifade etmektedir. Bu ismin fikir sahibi İngiliz
Sir William Mitchell RAMSAY (1851-1939) ve Gertrude Margaret Lowthian BELL’dir (1868-1926). RAMSAY ve
BELL 1909 yılında yayınladıkları kapsamlı eserde geçen bu isim Batı dünyasında
da benimsenmiş ve literatüre de bu şekliyle geçmiştir.
RAMSAY
ve BELL Madenşehri için “Aşağı şehir”
Değle için ise “Yukarı şehir”
tanımlamasını kullanmıştır. Osmanlı dönemi kayıtlarında Madenşehir Köyü, “İne /
Aşağı Devle” adını taşımaktadır.
Köyün
güneyindeki kalıntılar tamamıyla Geç Roma ve Bizans dönemine ait iken yukarı
şehir (Yukarı Devle) Hellenistik öncesi bulgular vermiştir. Madenşehri,
Müslüman Araplar’ın akınları nedeniyle VII. yüzyılın sonlarına doğru terk
edilmiş, halkı da bu günkü Üçkuyu Köyü’nün (Değle) bulunduğu yere
yerleşmişlerdir.
Köydeki
Hıristiyan yerleşmesi, Genç Roma Çağı’nın normal akışıyla V. ve VI. yüzyıllarda
eserler vermiş, fakat VII. yüzyıldan itibaren IX. yüzyıl ortalarına kadar hayat
durmuş, buradaki binalar yıkılmış (akın, deprem vb.) ve ancak Değle’de kasaba
yaşamaya devam etmiş, oradaki binalar yapılmıştır. IX. yüzyılın ortalarından
sonra da artık tehlike sona erdiğinden köy yeniden canlanmıştır.
Eski
Lârende’nin Devle Köyü (Binbirkilise) çok kalabalık idi. Burada Ahmedler,
Kamereddin ve İydalı adlı üç mahalle vardı.
Şerafettin GÜÇ
Karamanoğulları Tarihi Araştırmacısı Yazar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder