16 Mayıs 2020 Cumartesi





YUNUS EMRE KARAMANLIDIR!



Yunus 1240 (veya 1241) yılında Karaman’da doğmuş 1320 (veya 1321) yılında yine Karaman'da vefat etmiştir. Mezarı Yunus Emre (diğer adı Kirişçi Baba) caminin içindedir.

Cami Yunus'un ölümünden 29 yıl sonra Kirişçi Baba tarafından yaptırılmıştır. Türbe camiden ayrı iken, sonradan aradaki kısmın üzeri kapatılmış ve türbe, cami ile birleştirilmiştir.



Yunus, yaşadığı tarihten itibaren Anadolu insanının gönlünde taht kurmuş, bir Allah dostudur. İnsanları sevmiş, hoşgörülü olmayı, kusurları bağışlayıcı olmayı öğütlemiştir. Bu özelikleri nedeniyle Anadolu insanı Yunus Emre'yi sahiplenmiş, O'nun mezarının kendi topraklarında bulunmasını arzulamıştır.


Anadolu'nun 15 ayrı yerinde mezarının oluşu ve ilahilerinin dillerden düşmeyişi bu sevginin en açık ifadesidir.


Yunus Emre'nin yaşadığı yer, her zaman tartışma konusu olmuştur ve tartışmalar bugün de devam etmektedir.

Yunus'a ait olduğu iddia edilen 15 ayrı mezar;

1- Bursa - Emir Sultan yolu üzerinde,
2- Erzurum-Tuzcu köyünde,
3-Sandıklı-Çayköyde,
4-Afyonkarahisar-Düğerde,
5-Ünye'de,
6-Aksaray'da,
7-Sivas'ta,
8-Keçiborlu'da,
9-Uluborlu'da,
10-Kırşehir'de,
11-Tire'de,
12-Bolu'da,
13-Kula'da,
14-Eskişehir-Mihalıcçık-Sarıköy'de,
15- Karaman'da bulunmaktadır.



Bunlar arasında bilim adamlarınca tartışma, Karaman ve Eskişehir'deki türbeler üzerine yoğunlaşmıştır. Diğer yerlerde bulunan mezarların belgesel hiçbir dayanağı bulunmamaktadır.

Konu irdelendikçe, Yunus'un Karaman'lı olduğu ve Karaman'da bulunan türbenin O'na ait olduğu, hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkmaktadır. Tartışmalar ve dayanak belgeleri çok kapsamlı olduğundan, burada tartışmaların özetini ele alacağım.



Yunus'a ilk sahip çıkan il Eskişehir olmuştur. Mihalıççık ilçesine bağlı Sarıköy'de demiryolu kenarında bulunan, son derece fakir, sade bir toprak ve taş yığını olan bir mezarın Yunus Emre'ye ait olduğu iddia edilir.

1946 yılında Yunus Emre'yi Sevenler Demeği'nin girişimiyle mezar açtırılır. Mezarda bulunan 15 iskeletin içinden çıkan en koca kafalı iskelet "Bu bir Türkmen kafasıdır" denilerek; Yunus'un iskeleti olduğu iddiasıyla başka yere nakledilir ve bir anıt mezar yaptırılır.



Eskişehir'in bir başka dayanağı Bektaşi Velayetnameleridir. Birçoğu mekân ve zaman kaydından uzak, daha çok efsanelere dayalı bu kayıtlar, bugün bilimsel birer belge olarak kabul edilmemektedir.

Eskişehir'in üçüncü dayanağı. Kanuni Sultan Süleyman devrine ait ve Ankara Kuyudatı Kadime Arşivinde bulunan (No: 580, Sayfa: 191) bir vakıf kaydıdır.

Bu belgede "Yunus Emir Bey" adlı bir zatın, Sarıköy'deki çiftliğini, yine o köyde bulunan zaviyeye vakfettiği belirtilmektedir. Yunus Emir Bey denilen kişinin de Yunus Emre olduğu iddia edilmemektedir.



Bu üç dayanakta bilimsel ölçülere uymamaktadır.

1- Sarıköy'de sade, üzeri toprakla örtülü bir yer Yunus'un mezarı olamaz, sadece Anadolu insanının değil, bütün insanlığın gönlünde taht kuran bir büyük insanı, bir şeyhi, Anadolu insanı sahipsiz mezarlarda yatırmaz. Anadolu'nun en ücra köselerinde dahi, bilginlere, şeyhlere, halkın sevgilisi olmuş kişilere yaptırılan mezarlar, bu iddianın sayısız kanıtlarıdır.

2- Açılan bir mezarda çok sayıda iskelet çıkıyorsa, bu mezardakiler, ancak toplu olarak öldürülmüş, katledilmiş kimseler olabilirler.

3- Açılan sade bir mezardan çıkan iskeletlere bakıp; en koca kafalısını seçmek, "Bu kafa Türkmen kafasıdır" diyerek, bunun Yunus Emre'ye ait olduğunu iddia etmek, bilimsellikle uzaktan yakından ilgili değildir.

4- Kanuni devrine ait belgelerde yer alan kişi "Yunus Emir Bey" adında biridir. Yunus Emre'yle aynı kişi olduğunu kanıtlayan, en ufak bir dayanak bulunmamaktadır.

5- O dönemde Eskişehir'in bağlı olduğu Ankara Salnamelerinde ne Yunus'a, ne türbesi ve tekkesine ait, en ufak bir kayıt bulunmamaktadır. Oysa aynı dönemdeki Konya Salnamelerinde, Karaman'lı Yunus Emre'den defalarca bahsedilmektedir.



Yunus Emre'yle ilgili bütün kaynak ve belgelerde, atalarının Horasan'dan gelerek Karaman eyaleti topraklarına yerleştiği ve Yunus'un Karaman'da yaşadığı açıkça belirtilmektedir.

Yavuz Sultan Selim döneminin 871 nolu Konya il yazıcı defterindeki belge Başbakanlık Arşivindedir. Bu belgenin 235. sayfasında Yunus'un bağlı bulunduğu aile reisi İsmail Hacı'nın, cemaati ile birlikte Horasan'dan Larende'ye (Karaman) gelerek; burada yerleşip yurt edindiği yazılıdır. Bu belgede adı geçen Hacı İsmail Köyü, Yunus Emrenin dedesi olan Hacı İsmail tarafından kurulmuş; Karaman'a 29 Km. uzaklıktadır. Yine bu belgede Yunus Emre'nin, Karamanoğlu İbrahim Bey'den YERCE adındaki yeri satın aldığı ve ölünce mülkününün çocuklarına miras kaldığı belirtilmektedir.

Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde Karaman'a gelişinden bahisle;
“Anın Türkice tasavvufane ebyat-ı eş'arı, ilahiyatı meshur-i afak'tır."

"Kirişçi Baba Caminde Yunus Emre Hazretleri merkadi (mezarı) bulunmakladır." Diyerek Yunus Emre'nin türbesi, tekkesi ve zaviyesinden bahsetmektedir.

Türbesiyle, tekkesiyle, zaviyesiyle, köyüyle, satın aldığı topraklarıyla, atasıyla kısacası her şeyi ile Yunus Emre Karaman'lıdır ve bu topraklarda yatmaktadır. O'nun çağlara seslenen, ışık tutan sevgi, hoşgörü ve barış dolu mısraları, Karaman Ovasından dalga dalga bütün dünyaya yayılmaktadır.



Yûnus Emre,

"Risalet-ün Nushiyye" adlı mesnevîsinin sonunda verdiği;

"Söze târîh yedi yüz yediydi, Yûnus cânı bu yolda fidîyidi."

Beyitinden anlaşıldığı kadarıyla H. 707 (M. 1307-8) tarihlerinde hayattadır. Yine, Adnan Erzi tarafından Beyazıt Devlet Kütüphanesi′nde bulunan 7912 numaralı yazmada şu ifadelere rastlanmaktadır:

"Vefât-ı Yûnus Emre Müddet-i 'Ömr 82 Sene 720"

- Yûnus Emre'nin şiirleri Divanda toplanmıştır. Şiirler aruz ölçüsüyle ve hece ölçüsüyle yazılmıştır.

- Fatih nüshası,
- Nuruosmaniye nüshası,
- Yahya Efendi nüshası,
- Kahraman (Karaman) nüshası,
- Balıkesir nüshası,
- Niyazi Mısrî nüshası,
- Bursa nüshası diye nüsha (kopya)ları bulunmaktadır.
- Risâletü'n-Nushiyye ilk eseri Dîvân'ndan sonra ikinci ve son eseridir. Eser Türkçe: "Nasihatler Kitabı" anlamına gelmekte olup, mesnevi biçiminde yazılmıştır.


- Risalenin sonunda yazıldığına göre;

"Söze tarih yedi yüz yediydi, Yunus canı bu yolda fidiydi"
mısrasından 1307 veya 1308 yılında yazıldığı tarih düşme sanatıyla belirtilmiştir.

Eserin toplam beş nüshası bulunmaktadır:

1 Nüsha Fatih Kitaplığında,
1 Nüsha Üsküdar Selimağa Kitaplığında,
1 Nüsha Yahya Efendi Kitaplığında ,
1 Nüsha Nur-i Osmani Kitaplığında
1 Nüsha Taşbasması Nüshasıdır.

Yunus’dan seçmeler;

Aşkın şarabından içem
Mecnun olup dağa düşem
Sensin dünü gün endişem
Bana seni gerek seni
Sufilere sohbet gerek
Ahilere ahret gerek
Mecnunlara Leyla gerek
Bana seni gerek seni



...

Şerafettin GÜÇ
Karamanoğulalrı Tarihi Araştırmacısı Yazar

Kaynaklar:

Yazar: Mustafa Tatcı. Yûnus Emre Dîvânı. Akçağ Yayınları, 1998
TATÇI, Mustafa (2005), Yûnus Emre Divân ve Risâletü’n-Nushiyye, İstanbul: Sahhaflar Yay.
Murat Bardakçı 10 Haziran 2012 Pazar, 10:30:57 Güncelleme:14:56:19
http://www.haberturk.com/…/749556-1940li-yillarin-hamletler…




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Üç Önemli Yerden Alınan Toprak Ermenek Selanik Kıbrıs Atatürk'ün Yattığı Yer Türk Ulusu'nun Kalbidir Atatürk için b...