YUNUS EMRE
KARAMANLIDIR!
Yunus 1240 (veya 1241) yılında Karaman’da doğmuş 1320
(veya 1321) yılında yine Karaman'da vefat etmiştir. Mezarı Yunus Emre (diğer
adı Kirişçi Baba) caminin içindedir.
Cami Yunus'un ölümünden 29 yıl sonra Kirişçi Baba
tarafından yaptırılmıştır. Türbe camiden ayrı iken, sonradan aradaki kısmın
üzeri kapatılmış ve türbe, cami ile birleştirilmiştir.
Yunus, yaşadığı tarihten itibaren Anadolu insanının
gönlünde taht kurmuş, bir Allah dostudur. İnsanları sevmiş, hoşgörülü olmayı,
kusurları bağışlayıcı olmayı öğütlemiştir. Bu özelikleri nedeniyle Anadolu
insanı Yunus Emre'yi sahiplenmiş, O'nun mezarının kendi topraklarında
bulunmasını arzulamıştır.
Anadolu'nun 15 ayrı yerinde mezarının oluşu ve
ilahilerinin dillerden düşmeyişi bu sevginin en açık ifadesidir.
Yunus Emre'nin yaşadığı yer, her zaman tartışma konusu
olmuştur ve tartışmalar bugün de devam etmektedir.
Yunus'a ait olduğu
iddia edilen 15 ayrı mezar;
1- Bursa
- Emir Sultan yolu üzerinde,
2- Erzurum-Tuzcu köyünde,
3-Sandıklı-Çayköyde,
4-Afyonkarahisar-Düğerde,
5-Ünye'de,
6-Aksaray'da,
7-Sivas'ta,
8-Keçiborlu'da,
9-Uluborlu'da,
10-Kırşehir'de,
11-Tire'de,
12-Bolu'da,
13-Kula'da,
14-Eskişehir-Mihalıcçık-Sarıköy'de,
15- Karaman'da bulunmaktadır.
2- Erzurum-Tuzcu köyünde,
3-Sandıklı-Çayköyde,
4-Afyonkarahisar-Düğerde,
5-Ünye'de,
6-Aksaray'da,
7-Sivas'ta,
8-Keçiborlu'da,
9-Uluborlu'da,
10-Kırşehir'de,
11-Tire'de,
12-Bolu'da,
13-Kula'da,
14-Eskişehir-Mihalıcçık-Sarıköy'de,
15- Karaman'da bulunmaktadır.
Bunlar arasında bilim adamlarınca tartışma, Karaman ve
Eskişehir'deki türbeler üzerine yoğunlaşmıştır. Diğer yerlerde bulunan
mezarların belgesel hiçbir dayanağı bulunmamaktadır.
Konu irdelendikçe, Yunus'un Karaman'lı olduğu ve
Karaman'da bulunan türbenin O'na ait olduğu, hiçbir şüpheye yer bırakmayacak
şekilde ortaya çıkmaktadır. Tartışmalar ve dayanak belgeleri çok kapsamlı
olduğundan, burada tartışmaların özetini ele alacağım.
Yunus'a ilk sahip çıkan il Eskişehir olmuştur. Mihalıççık
ilçesine bağlı Sarıköy'de demiryolu kenarında bulunan, son derece fakir, sade
bir toprak ve taş yığını olan bir mezarın Yunus Emre'ye ait olduğu iddia
edilir.
1946 yılında Yunus Emre'yi Sevenler Demeği'nin girişimiyle
mezar açtırılır. Mezarda bulunan 15 iskeletin içinden çıkan en koca kafalı
iskelet "Bu bir Türkmen
kafasıdır" denilerek; Yunus'un iskeleti olduğu iddiasıyla başka yere
nakledilir ve bir anıt mezar yaptırılır.
Eskişehir'in bir başka dayanağı Bektaşi
Velayetnameleridir. Birçoğu mekân ve zaman kaydından uzak, daha çok efsanelere
dayalı bu kayıtlar, bugün bilimsel birer belge olarak kabul edilmemektedir.
Eskişehir'in üçüncü dayanağı. Kanuni Sultan Süleyman
devrine ait ve Ankara Kuyudatı Kadime Arşivinde bulunan (No: 580, Sayfa: 191)
bir vakıf kaydıdır.
Bu belgede "Yunus Emir Bey" adlı bir zatın,
Sarıköy'deki çiftliğini, yine o köyde bulunan zaviyeye vakfettiği
belirtilmektedir. Yunus Emir Bey denilen kişinin de Yunus Emre olduğu iddia edilmemektedir.
Bu üç dayanakta bilimsel ölçülere uymamaktadır.
1- Sarıköy'de sade, üzeri toprakla örtülü bir yer Yunus'un
mezarı olamaz, sadece Anadolu insanının değil, bütün insanlığın gönlünde taht
kuran bir büyük insanı, bir şeyhi, Anadolu insanı sahipsiz mezarlarda yatırmaz.
Anadolu'nun en ücra köselerinde dahi, bilginlere, şeyhlere, halkın sevgilisi
olmuş kişilere yaptırılan mezarlar, bu iddianın sayısız kanıtlarıdır.
2- Açılan bir mezarda çok sayıda iskelet çıkıyorsa, bu
mezardakiler, ancak toplu olarak öldürülmüş, katledilmiş kimseler olabilirler.
3- Açılan sade bir mezardan çıkan iskeletlere bakıp; en
koca kafalısını seçmek, "Bu kafa Türkmen kafasıdır" diyerek, bunun
Yunus Emre'ye ait olduğunu iddia etmek, bilimsellikle uzaktan yakından ilgili
değildir.
4- Kanuni devrine ait belgelerde yer alan kişi "Yunus
Emir Bey" adında biridir. Yunus Emre'yle aynı kişi olduğunu kanıtlayan, en
ufak bir dayanak bulunmamaktadır.
5- O dönemde Eskişehir'in bağlı olduğu Ankara
Salnamelerinde ne Yunus'a, ne türbesi ve tekkesine ait, en ufak bir kayıt
bulunmamaktadır. Oysa aynı dönemdeki Konya Salnamelerinde, Karaman'lı Yunus
Emre'den defalarca bahsedilmektedir.
Yunus Emre'yle ilgili bütün kaynak ve belgelerde,
atalarının Horasan'dan gelerek Karaman eyaleti topraklarına yerleştiği ve
Yunus'un Karaman'da yaşadığı açıkça belirtilmektedir.
Yavuz Sultan Selim döneminin 871 nolu Konya il yazıcı
defterindeki belge Başbakanlık Arşivindedir. Bu belgenin 235. sayfasında
Yunus'un bağlı bulunduğu aile reisi İsmail Hacı'nın, cemaati ile birlikte
Horasan'dan Larende'ye (Karaman) gelerek; burada yerleşip yurt edindiği
yazılıdır. Bu belgede adı geçen Hacı İsmail Köyü, Yunus Emrenin dedesi olan
Hacı İsmail tarafından kurulmuş; Karaman'a 29 Km . uzaklıktadır. Yine bu
belgede Yunus Emre'nin, Karamanoğlu İbrahim Bey'den YERCE adındaki yeri satın
aldığı ve ölünce mülkününün çocuklarına miras kaldığı belirtilmektedir.
Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde Karaman'a gelişinden
bahisle;
“Anın Türkice tasavvufane ebyat-ı eş'arı, ilahiyatı
meshur-i afak'tır."
"Kirişçi Baba Caminde Yunus Emre Hazretleri merkadi
(mezarı) bulunmakladır." Diyerek Yunus Emre'nin türbesi, tekkesi ve
zaviyesinden bahsetmektedir.
Türbesiyle, tekkesiyle, zaviyesiyle, köyüyle, satın aldığı
topraklarıyla, atasıyla kısacası her şeyi ile Yunus Emre Karaman'lıdır ve bu
topraklarda yatmaktadır. O'nun çağlara seslenen, ışık tutan sevgi, hoşgörü ve
barış dolu mısraları, Karaman Ovasından dalga dalga bütün dünyaya
yayılmaktadır.
Yûnus Emre,
"Risalet-ün Nushiyye" adlı mesnevîsinin sonunda
verdiği;
"Söze târîh yedi yüz yediydi, Yûnus cânı bu yolda
fidîyidi."
Beyitinden anlaşıldığı kadarıyla H. 707 (M. 1307-8)
tarihlerinde hayattadır. Yine, Adnan Erzi tarafından Beyazıt Devlet
Kütüphanesi′nde bulunan 7912 numaralı yazmada şu ifadelere rastlanmaktadır:
"Vefât-ı Yûnus Emre Müddet-i 'Ömr 82 Sene 720"
- Yûnus Emre'nin şiirleri Divanda toplanmıştır. Şiirler
aruz ölçüsüyle ve hece ölçüsüyle yazılmıştır.
- Fatih
nüshası,
- Nuruosmaniye nüshası,
- Yahya Efendi nüshası,
- Kahraman (Karaman) nüshası,
- Balıkesir nüshası,
- Niyazi Mısrî nüshası,
- Bursa nüshası diye nüsha (kopya)ları bulunmaktadır.
- Nuruosmaniye nüshası,
- Yahya Efendi nüshası,
- Kahraman (Karaman) nüshası,
- Balıkesir nüshası,
- Niyazi Mısrî nüshası,
- Bursa nüshası diye nüsha (kopya)ları bulunmaktadır.
-
Risâletü'n-Nushiyye ilk eseri Dîvân'ndan sonra ikinci ve son eseridir. Eser
Türkçe: "Nasihatler Kitabı" anlamına gelmekte olup, mesnevi biçiminde
yazılmıştır.
- Risalenin sonunda yazıldığına
göre;
"Söze tarih yedi yüz yediydi, Yunus canı bu yolda
fidiydi"
mısrasından 1307 veya 1308 yılında yazıldığı tarih düşme sanatıyla belirtilmiştir.
mısrasından 1307 veya 1308 yılında yazıldığı tarih düşme sanatıyla belirtilmiştir.
Eserin toplam beş
nüshası bulunmaktadır:
1 Nüsha
Fatih Kitaplığında,
1 Nüsha Üsküdar Selimağa Kitaplığında,
1 Nüsha Yahya Efendi Kitaplığında ,
1 Nüsha Nur-i Osmani Kitaplığında
1 Nüsha Taşbasması Nüshasıdır.
1 Nüsha Üsküdar Selimağa Kitaplığında,
1 Nüsha Yahya Efendi Kitaplığında ,
1 Nüsha Nur-i Osmani Kitaplığında
1 Nüsha Taşbasması Nüshasıdır.
Yunus’dan seçmeler;
Aşkın
şarabından içem
Mecnun olup dağa düşem
Sensin dünü gün endişem
Bana seni gerek seni
Mecnun olup dağa düşem
Sensin dünü gün endişem
Bana seni gerek seni
Sufilere
sohbet gerek
Ahilere ahret gerek
Mecnunlara Leyla gerek
Bana seni gerek seni
Ahilere ahret gerek
Mecnunlara Leyla gerek
Bana seni gerek seni
...
Şerafettin GÜÇ
Karamanoğulalrı Tarihi Araştırmacısı Yazar
Kaynaklar:
Yazar: Mustafa Tatcı. Yûnus Emre Dîvânı. Akçağ Yayınları, 1998
TATÇI, Mustafa (2005), Yûnus Emre Divân ve
Risâletü’n-Nushiyye, İstanbul: Sahhaflar Yay.
Murat Bardakçı 10 Haziran 2012 Pazar, 10:30:57
Güncelleme:14:56:19
http://www.haberturk.com/…/749556-1940li-yillarin-hamletler…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder