Taşelinin
Erguvanları ve Karamanlılar
Adı Erguvandır. Rengi de Erguvan.
Manası hüzün, utanç, güç ve kibir, naz ve niyaz, aşk ve
işve, neşe ve de zarafetle tarumar
olmuştur.
Hikâyesi ise yüzyıllar boyu anlatıla gelmiştir. Mevsimi
bahardır ve çok kısadır. Ancak Nisan’da ya da Mayıs’ta rastlarsınız. Lütfedip
gelirse bir de Mart’ın sonlarında. Az görünür, çok durmaz. Acelecidir ve de
nazlı. Seyrek görünse de ardından çok konuşulur. İstanbullu zannedilir.
Aslı Taşeli Platosunun Germanikapolis (Ermenek) çevresi,
Taşlık Kilikya, Kapadokya, Niğde Bolgar Dağları’nın Akdeniz’e bakan etekleri.
Çokça sevmiş olsa da ana yurdu değildir İstanbul. Karamanoğullarının hâkim
olduğu coğrafyadan sürgünlerle birlikte götürüldüğüne tabiat şahittir.
“Herkes biraz ya Karamanlıdır, ya da
Karamaoğullarındandır.” Sözümü duyarcasına Erguvanda zannımca az Karamanlı
gibi.
Efsaneler kökenlerini Kenan illerinde bulmuştur erguvanın.
Asur Babil’e kadar uzanıyor. Daha bilimsel kayıtlar ise Akdeniz, Balkanlar ya
da Güney Avrupa ve Batı Asya diye söylerler anavatanını.
Adına, ana renkler arasında rastlamanız elbette imkânsız.
Ara renklerde ise gerçek anlamda bir isim vermek yerine daha çok “mavimsi
pembe” gibi tanımlar yer alır sözlüklerde. Oysa Acemler en doğrusunu yapmış, bu
renge Erguvan deyip çıkmışlar işin içinden.
İş bu renge boyalarda ulaşmak için ise epey bir uğraşmak
gerek. Zira rengi, bu harikulade çiçek yerine Lübnan kıyılarına vuran bir deniz
kabuklusundan elde ediliyor. Hani şu biyoloji de ve bulmacalarda adı çokça
geçen “engin denizlerde yaşayan bir çeşit yumuşakça” denilen türden.
Bir de hikayesi var bunun:
Soyca asil bir hanım aylak bir sokak köpeğinin dişlerine
bulaşmış bu rengi nasıl olmuşsa artık, bir şekilde görür. Der ki yanındaki
hizmetçilerine, “bu renkte bir elbise istiyorum”. Bunun üzerine, köpeği izleyen
hizmetkârlar onun bir deniz kabuklusuyla beslendiğini görürler, sonra bu kabuğu
ezerek “VİOLET” de denen pembemsi
mor rengi icat ederler.
Onun için renginin doğal yollarla üretilmesi pek zordur.
Bir de altın tozu ve bazı kalay tuzlarının karışımıyla yapay olarak elde edilen
mineral formu vardır Erguvan renginin. Her iki halde de nadir ve değerli bir
renk olarak addedilir.
Ülkemizde ise Ege, Güney Anadolu ve Marmara Bölgesi’nde
yayıldığını ve fakat dünyada en bol ve en güzel haline, hususen eskilerin
nehr-i aziz dedikleri İstanbul Boğazının yamaçlarında rastlandığını herkes
kabul eder.
Işık ağacı diye de anılır. Latince ismi “Cercis
Siliquastrum”, ailesi “Leguminosae” ya da “Fabacea”, sülalesi ise bizde
baklagillere tekabül eden “Fabales”’tir. Daha yukarılara çıkacak olursak
“Magnoliopsida” sınıfının “Magnoliophyta” bölümünde anıldığını görürüz ki, bu
da bize, İstanbul’a sonradan gelmiş ve ona çok yakışan bir başka ağaçla;
Manolya ağacıyla akraba olduğunu düşündürür.
Evet dediğim gibi; “Herkes
biraz ya Karamanlıdır, ya da Karamanoğullarındandır.” Erguvan gibi.
Şerafettin GÜÇ
Karamanoğulları Tarihi Araştırmacısı Yazar
Kısmen alıntı yaptığım benimde üye olduğum kaynak:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder