Üç Önemli Yerden Alınan Toprak
- Ermenek
- Selanik
- Kıbrıs
Atatürk'ün Yattığı Yer Türk Ulusu'nun
Kalbidir
Atatürk
için büyük bir anıtmezar yaptırılmasına karar verildikten sonra ilk iş, bu
anıtın yerinin seçilmesi idi. Bunun için komisyon, yerli ve yabancı ünlü
kişilerin, özel ve tüzel kurumların düşüncelerini sordu.
Bu
arada, o sıralarda yurdumuzda çalışan ve Ankara'nın ilk bayındırlık projesini
yapan ünlü şehircilik uzmanlarımdan;
1)
Prof. Jansen'e, yeni Büyük Millet Meclisinin mimarı
2)
Prof. Holzmeister'e, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Mimarı
3)
Prof. Taut'a ve Güzel Sanatlar Akademisinde Öğretim Görevlisi
4)
Prof. Belling'e de başvuruldu.
Not:
Burada dikkati çeken yabancı uyruklu uzmanların yurdumuzda görev yapmaları.
Başbakanlıktaki
Anıtkabir Komisyonuna özel ve 1. tüzel kurumlardan ve birçok ünlü bilgin ve
sanatçılardan bu konuda pek çok raporlar geliyordu. Gelen raporlar özetlendi.
Bu özetten anlaşıldığına göre, Atatürk Anıtkabir'i için şu yerler ileri
sürülüyordu:
1
- Çankaya
2
- Etnografya Müzesi
3
- Büyük Millet Meclisinin arkasındaki tepe (Kaba tepe )
4
- Ankara Kalesi
5
– Bakanlıklar (Milli Eğitim Bakanlığı için ayrılan arsa )
6
- Eski Ziraat Mektebi
7
- Gençlik Parkı
8
- Altındağ (Hıdırlık tepe )
9
- Gazi Orman Çiftliği
Atatürk'ün
naşının yatırılacağı yerin seçilmesi basında, aydınlar ve hatta halk arasında
derin ilgi uyandırmıştı. Büyük kurtarıcı için en uygun yerin seçilmesi ve O'nun
büyüklüğü ile oranlı bir anıtın ortaya konulması isteniyordu. Konu, gerçekten
önemliydi ve çok dikkatli çalışmayı gerektiriyordu.
Anıtkabir
için ileri sürülen yerler, özel konuşmalarda, basında ve aydınlar arasında ilgi
çekici bir konu olmuştu. O zamanlar bu yerler için yapılan eleştirileri şöyle
özetleyebiliriz.
RASAT
TEPE’NİN BULUNUŞU
Aydın
Milletvekili olan Yüksek Mühendis Mithat Aydın, otomobili ile çıkamadığı
yerlere yayan tırmanıyordu. Etlik'i, Keçiören'i, Cebeci'yi, Altındağ'ı gezdi.
En son, o zamanlar üzerinde birkaç küçük yapı bulunan Rasattepe'ye çıktı. Bu
tepe, şehrin ortasındaydı. Çevresi boştu. Burada yapılacak Anıtkabir, çok
uzaklardan görülebilirdi.
Mithat
Aydın, Komisyonun son toplantısında, Anıtkabir yeri olarak Rasattepe'yi ileri
sürdü. Tepenin özelliklerini anlattı. Fakat daha önce Çankaya üzerinde düşünce
birliğine varmış olan üyeler, kararlarından dönmüyorlardı. Bu sırada Antalya
Milletvekili Rasih Kaplan söz aldı ve dedi ki:
«Arkadaşlar!
Yurdumuzda birçok eserler ortaya koymuş olan bir mühendis arkadaşınız, bize
yeni bir yer gösteriyor. Biz, bu yeri
görmeden nasıl reddedebiliriz? Yarın, Mithat Aydın, Genel Kurul'da söz alır ve
«Ben bir yer gösterdim. Gidip bakmadılar bile!» derse ne karşılık verirsiniz?»
Rasih
Kaplan'ın bu açıklaması üzerine komisyonda çetin tartışmalar oldu. Üyelerden
büyük çoğunluk Rasattepe'yi görmek istiyordu. Bu yönde karar alındı.
Milletvekilleri, hazırlanan taşıtlarla Rasattepe'ye çıktılar. Tepeyi birçok
yönlerden incelediler. Vardıkları sonuç olumluydu.
Aynı
gün yapılan ikinci toplantıda, birçok üyeler söz aldılar. Rasattepe'nin,
Anıtkabir için uygunluğunu açıkladılar. Fakat Çankaya üzerinde kararlı olanlar,
düşüncelerinden dönmüyorlardı. En son Süreyya Örgeevren söz aldı. Rasattape'nin
Anıtkabir için çok elverişli özelliklerini anlattı ve sözlerini şöyle bağladı :
«Rasattepe'nin
bunlardan başka bir özelliği daha vardır ki, hayali genişçe olan her kişiyi
derin bir şekilde ilgilendirir sanırım. Rasattepe, bugünkü ve yarınki
Ankara'nın genel görüşüne göre, bir ucu Dikmen'de, öteki ucu Etlik'te olan bir
hilal (yarımay) 'in tam ortasında, bir yıldız gibidir. Ankara, hilalin
gövdesidir. Anıtkabir'in burada yapılması kabul edilirse, şöyle bir durum
ortaya çıkacaktır:
Türkiye'nin
başkenti olan Ankara şehri, kollarını açmış Atatürk'ü kucaklamış olacaktır.
Atatürk'ü böylece bayrağımızdaki yarım ayın (hilal) yıldızının ortasına
yatırmış olacağız. Atatürk, bayrağımızla sembolik olarak birleşmiş olacaktır.
Ben
bu açıklamayı, birçok aydın kişilere ve bu arada Hüseyin Cahit Yalçın'a da
yaptım. Bu büyük fikir adamı «Atatürk'ün yatacağı yerin böyle açıklanmasında,
gelecek nesilleri teşvik etmek bakımından büyük faydalar vardır."
buyurmuştur. Atatürk Anıtkabir'i için Rasattepe'ye oy verecek olanlar,
Atatürk'e olan minnet borçlarını ödeme yolunu tutmuş olurlar! "
Süreyya
Örgeevren'den sonra İçel Milletvekili Emin İnankur söz aldı ve bir anısını
anlattı. Emin İnankur, eski bir öğretmendi. Atatürk, onu çok severdi. Ata çok
defa onu yanına alır, şehri birlikte gezerlerdi. Gene bir gezide yolları
Rasattepe'ye düşmüştü. Atatürk, şehri buradan seyrettikten sonra Emin İnankur'a
dönmüş ve:
Bu
tepe ne güzel bir anıt yeri.. Demişti.
Emin
İnankur'un ve Süreyya Örgeevren'in bu açıklamalarından sonra, Rasattepe'yi
beğenenler çoğunluğu sağladılar. Anıtkabir'in Rasattepe'de yapılması, büyük
çoğunlukla kararlaştırıldı. Karar, hükümete bildirildi. Rasattepe 7. 7. 1939' da bedeli ödenerek
kamulaştırıldı.
Yekta
Güngör Özden ve Atatürk’ün ebedi
istirahatgahına nakli sırasında görevi:
4
Kasım 1953’te Atatürk’ün geçici kabrinden (Ankara Etnografya Müzesi) çıkarılışında
bulunmuş, burada 4 Kasım 1953’te Gençlik Nöbeti’ni yönetmiş, 10 Kasım
1953’te Anıtkabir’e taşınma sırasında kortejin yöneticilerinin biri
olduğu gibi Atatürk’ün gömülüşünde hazır bulunan on sivilden, yaşamda kalan tek
kişidir. (^ "Defin
görevlisi o anları anlattı". 10 Kasım 2013. 7 Ağustos 2016
tarihinde kaynağından Arşivlendi.
Erişim tarihi: 6 Ağustos 2015.)
Öldükten
15 Sene Sonra Atatürk'ün Yüzü Nasıldı? Gören Kişi İlk Kez Anlattı;
Atatürk'ün
naaşının Etnografya Müzesi'nden Anıtkabir'e nakledildiği günü anlatan Anayasa
Mahkemesi eski Başkanı Yekta Güngör Özden, "Yüzü hiç bozulmamıştı. Sanki
yeni tıraş olmuş gibiydi" ifadesini kullandı.
Anayasa
Mahkemesi eski Başkanı Yekta Güngör
Özden, Atatürk'ün naaşının Etnografya Müzesi'nden Anıtkabir'e
nakledildiği günü anlattı. Defin işlemine katılan 10 kişiden hayattaki tek isim
olan Özden, 10 Kasım 1953'deki nakil sırasında yaşadıklarını, belge ve fotoğraflar
eşliğinde dile getirdi.
DUYGUSAL ANLAR YAŞANDI
Ankara
Üniversiteliler Derneği'ndeki panele katılan Sözcü yazarı Yekta Güngör Özden,
Atatürk'ün cenazesinde yakalarına taktıkları Atatürk resmini ve özel hazırlanan
kravatı gösterirken salonda duygusal anlar yaşandı.
"YÜZÜ HİÇ BOZULMAMIŞTI"
Nakil
sırasında ve tabut açıldığında Atatürk'ün yüzünü gören ve yaşayan son kişi olan
Özden, "Etnografya Müzesi'nde tabut açıldı içinden çelik tabut çıkarıldı,
çelik testere ile kesilerek tabut açıldı. O sırada Atatürk'ün yüzünü gördüm.
Yüzü hiç bozulmamıştı. Sanki yeni tıraş olmuş gibiydi. Ardından tabut yeniden
kapatıldı" dedi ve şunları söyledi:
"BANA VERİLEN GÖREV
KAPSAMINDA..."
"Ben
Türkiye Milli Talebe Federasyonu Yayın Komisyonu Başkanı olmam nedeniyle Atatürk'ün
naaşının nakli ve defni sırasında görev aldım. O dönem Ankara Üniversitesi
Hukuk Fakültesi'nde öğrenciydim. Bana verilen görev kapsamında ilk olarak
Etnografya Müzesi'nde saygı nöbetinde bulunacak 100 kız ve 100 erkek öğrenciyi
belirledim.
"HIÇKIRIK VE AYAK SESLERİ
DIŞINDA HİÇBİR SES DUYULMUYORDU"
Etnografya
Müzesi'nden önde top arabası, ardında bizler yürüyüş başladı. O sırada hıçkırık
ve ayak sesleri dışında hiçbir ses duyulmuyordu. Güzergah boyunca pencerelerde,
yollarda halk toplanmış, büyük bir saygı, huşu, gözyaşı vardı. Ankara Palas
güzergahından Anıtkabir'e geldik. Tabut önce Anıtkabir'in önündeki bölüme
yerleştirildi. O sırada Celal Bayar konuşmasında, 'Seni sevmek milli ibadettir'
dedi. Anıtkabir'de Aslanlı Yol'un başında naaş askerlerin omuzlarına alındı ve
mozole binası önündeki katafalka konuldu.
"ASKERLERLE BİRLİKTE TOPLAM 10
KİŞİYDİK"
Buradan
tabut mozoleye çıkarıldı. Oradan çelik bir vinç yardımıyla mezar bölümüne
indirildi. Türkiye'nin dört bir yanından ve Kıbrıs'tan getirilen topraklar
serpildi. Daha sonra tabut askerlerin omzuna alındı, mozoleden mezar odasına
indirildi. Bu odada Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Meclis Başkanı Refik Koraltan,
Başbakan Adnan Menderes, Genelkurmay Başkanı Nuri Yamut, Atatürk'ün kardeşi
Makbule Atadan ve ben vardım. Bazı askerlerle birlikte toplam 10 kişiydik.
"MAKBULE HANIM AĞLIYORDU"
Bu
10 kişiden hayatta kalan tek kişi benim. Defin işlemi sırasında Makbule Hanım
hıçkırarak ağlıyordu. Ben de kenarda onları izliyordum. Defin sonrası
tutanaklar imzalanınca Makbule Hanım hıçkırarak yeniden ağlamaya başladı. Ben
de kaldığım yurt binasına dönünce uzun uzun ağladım."
“………
Sonra güzel kumaş keseler içinde Zübeyde Hanımın memleketi olduğu söylenerek Ermenek’ten gelen toprak ile Selanik ve Kıbrıs’tan gelen topraklar döküldü…..” Bunlar bitince Celal Bayar “Buyurun
Arkadaşlar” diyerek öne geçti…..
Anıtkabir'deki on kuleye şu adlar
verilmiştir:
01-
Hürriyet Kulesi
02-
İstiklal Kulesi
03-
Mehmetçik Kulesi
04-
Zafer Kulesi
05-
Müdafaai Hukuk Kulesi
06-
Cumhuriyet Kulesi
07-
Barış Kulesi
08-
23 Nisan Kulesi
09-
Misakı Milli Kulesi
10-
İnkılâp
Not:
Anıtkabir’deki bu kulelerin isimleri bir başka makale konusu.
Şerafettin
GÜÇ
Karamanoğulları
Tarihi Araştırmacısı Yazar
Kaynaklar:
Arkeolog Nurettin Can Gülekli “Anıtkabir Rehberi” (Levent
Şahverdi arşivi)
https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/yekta-gungor-ozden/gercekler-1-3814656/
https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/yekta-gungor-ozden/gercekler-2-2-3829622/
https://www.haberler.com/ataturk-u-vefatindan-15-sene-sonra-goren-yekta-11418630-haberi/
^ a b c Özden,
Yekta Güngör (2015). Sömürü. İstanbul: İleri Yayınları. ISBN 9786055452940.
^ "Defin
görevlisi o anları anlattı". 10 Kasım 2013. 7 Ağustos 2016
tarihinde kaynağından Arşivlendi.
Erişim tarihi: 6 Ağustos 2015.
^ Kurdaş,
Kemal. ODTÜ Yıllarım - "Bir Hizmetin Hikayesi". 3. baskı.
Ankara: ODTÜ Yayınları, 2012. s. 271.
^ Salay,
Yalçın. "'Kapatma'ya
yabancı değiliz". Aksiyon. 26 Ocak 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi.
Erişim tarihi: 6 Ağustos 2015.
^ "Resmi Gazete'de yayınlanan
Refah Partisi Kapatma Kararı" (PDF). 22 Şubat 1998.
s. 31. 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından Arşivlendi (PDF).
Erişim tarihi: 6 Ağustos 2015.
^ "Sözcü
Gazetesi Yazarları". 25 Mayıs 2015 tarihinde kaynağından Arşivlendi.
Erişim tarihi: 21 Şubat 2015